Her ne kadar Jasper Kent’in Oniki’sinin geçtiği zamanlardan 400 yıl önce ölmüş olsa da, biliyorsunuz ki Dracula (Vlad Dracula) da Rus. Napolyon’un ordusuna karşı savaşan Ruslar’a yardım eden vampirler düşüncesinin bana çok çekici gelmesinin temel nedenlerinden biri bu. Hep diyorum, eğer tarih kitaplarını hikaye kısmını atlamayıp, yainızca “şu adam, şu tarihte şunu yaptı” şeklinde yazmasalardı, biraz heyecan katsalardı okul hayatım boyunca tarihten kalmazdım. Hadi ille de vampir olsun demiyorum ama Jasper Kent’in Oniki’de yaptığını ders kitabı yazarları yapabilseydi bugün hepimiz her şeyi şakır şakır biliyor olurduk!
Bunu demişken, son zamanlarda biliyorsunuz ki vampir kitapları da çok fazla birbirine benzemeye başladı. Ancak arka fonunda dünya tarihindeki en büyük, en unutulmaz savaşlardan biri olan (ki hiç bir şey hatırlamasanız, “Napolyon’un kara yenildiği yer” olduğunu hatırlarsınız Rusya’nın) Oniki, işte tüm vampir kitaplarından bu sayede ayrılıyor. Bu vampirler güneşte parlamıyor, kutsal suyla erimiyor… Savaş gibi, pek çok insanın öldüğü bir ortamda parti veriyorlar gibi bir şey!
Jasper Kent, Oniki’de sadece ilginç bir ortama vampir atmakla kalmamış, hikayenin merkezinde olacak karakterleri de ince işlemiş. Rus ekipten biri olan, sık sık hikayeyi onun gözünden takip ettiğimiz Yüzbaşı Aleksey, mesela, hikaye savaş hikayesi olduğu için sadece savaşmıyor. Onun da bir ailesi var, kendince bir arkadaş çevresi var, korkuları, inançları ve hatta Fransız isimli hayat kadınlarına karşı zaafı var. Aleksey, iki boyutlu, sığ bir karakter olmadığı için inanın hikayenin geneli de bir o kadar zenginleşiyor ve ayrıntılarda gizlenen şeyler okurken insanı mest ediyor.
Oniki’nin vampirler, yani Opriçnikler, Rusya’nın halk hikayeleri temel alınarak oluşturulmuş. Başta da belirttiğim gibi, Oniki’nin vampirleri son yıllarda dünyanın okumaya doyamadığı, daha “insanlaşmış” vampirler gibi değiller. Onlarla ortak yanları, normal bir insandan çok daha fazla güçlü ve hızlı olmaları, gün ışığına karşı hassas olmaları, doymak için kan içmeleri gerekmesi ve kalbe saplanan tahta veya kafaları uçurularak öldürülebilmeleri. İşin en iyi yanı da, Jasper Kent’in Oniki okurlarına şu soruyu sordurtması: gerçek ‘canavar’lar Opriçnikler mi, yoksa insanlar mı?
Tanıtım Yazısı:
Napoléon, Rusya seferinde dayanılmaz kış koşullarına mı yenildi, yoksa işin içinde başka güçler de var mıydı?
Rusya 1812 sonbaharında başa çıkılmaz bir düşmanla karşı karşıyadır: Napoléon Bonaparte'ın Büyük Ordu'su. Rus şehirleri Fran-sızlara birer birer teslim olmuş, İmparatorluğun kalbi Moskova'yı kurtarmak ancak bir mucizeye kalmıştır. Bir grup üst rütbeli Rus asker, son çare olarak Opriçniki adı verilen, Hıristiyan Avrupa'nın uzak köşelerinde efsane olmuş on iki savaşçının yardımına başvurur. Sadece geceleri ve yalnız başlarına savaşan çe-te, koca bir savaşın kaderini değiştirir. Ancak Yüzbaşı Aleksey, çetenin yolu üzerindeki ölüm haberlerinden şüphelenir. Asıl karabasanın henüz başlamadığını kısa sürede anlayacaktır…
"Gerçek tarihî olaylar, sınırsız fantezi ve hiç eskimeyen halk hikâyeleri. Roman, esrarlı olayları, dehşet duygusunu ve tarihi inanılmaz bir ustalıkla birleştiriyor."
Fantasy Book Review
"Tarihî romanla kara fantezinin kusursuz bir bileşimi, benzersiz bir gerilim."
Lisa Tuttle, The Times
"İnsan olmayan varlıkların yarattığı dehşetin, insanların yarattığı dehşeti vurguladığı bir roman."
New York Times Book Review
Buradan satın alın; Oniki - Jasper Kent
Bu kitapla ne içilir: Kırmızı şarap
Bu kitapla ne dinlenir: AC/DC - Highway to Hell
Oniki - Jasper Kent
by
Zimlicious
/
Sunday, April 2, 2017 /
Posted in
can yayınları,
can yayınları gerilim,
jasper kent,
oniki,
sibel sakacı
0 comments:
Post a Comment