Ben, kitapta sevdiği cümlelerin altını çizen, sonra altını çizdiğim cümleleri defterlere geçiren, deftere geçirmesem de bir yere cuk oturdukları zaman tamamını hatırlayamadığımda dönüp bakan bir okurum. Kaybolmuş Sevgililere Yollar’ı okurken, bu huyumu 42’nci sayfadan sonra bıraktım. Çünkü neredeyse tüm kitabı çizmem gerekecekti! Bakın mesela, bunlar daha kitabın ilk sayfasında çizdiklerim:
“[…]ama koku, silinip gitmişken bile varlığını hissettiriyor, yokluğuna dikkat çekiyordu.”
“[…]bir midyenin, incinin etine gömülmesine ses çıkartmaması gibi, göl kıyısındaki çakıl taşları da çocukların çıplak ayaklarının tabanlarını acıtmıyordu anlaşılan.”
Anlatabiliyor muyum?
Kaybolan sevgililerin, sevginin hikayesi
Kaybolan Sevgililere Yollar, ahtapot şeklinde bir hikaye. Yani; kafa kısmı, yani hikayenin tam ortası, Chanda ve Jungu isimli aşıkların İngiltere’de yaşadıkları mahalleden kaybolmaları. Ahtapotun kollarına yayıldıkça ise aynı mahallede yaşayan diğer karakterlerin hayatları, inançları, alışkanlıkları giriyor işin içine ve size garanti veririm ki hepsi cidden ama cidden çok ilgi çekici karakterler. Irkçılık ve dine bağlı ayrımcılık ile başa çıkmaya çalışan bu insanlar ne yazık ki bugün hala süregelen dil, din, ırk ayrımına, göçmenlerin çektiği çileye de ışık tutuyor. Korumacılık uygulamalarının giderek arttığını, ABD seçimlerinin sonuçlarını, Türkiye’de olanları da göz önünde bulundurursak bu vakaların sayısı giderek artmaya mahkum ne yazık ki. Belki de bu kadar ağır, yüreğe külçe gibi oturan konuları işlediği için Aslam çiçekli böcekli metaforları seçmiştir. Kötünün içinde iyinin barındığına inanmak için.Ama tabii pek çok etkileyici romanda olduğu gibi, Kaybolan Sevgililere Yollar’da da işin kalbinde aşk ve aşıkların karşısına çıkan zorluklar var. Müslüman bir ailenin kızının sevgilisinin Hindu olması ve ailenin görüşmelerini yasaklaması var. 12 yaşındaki bir kızın, kızlığının bozulma riski olduğu korkusuyla jinekoloğa götürülmesinin yasaklanması var. Kocasıyla henüz yatmamış bir gelinin annesinin damadına “ona bu gece tecavüz et” diyerek akıl verişi var. Tanıdık geliyor mu?
Tanıtım Yazısı:
Bir gün Márquez İngiltere’deki Pakistanlı göçmenleri konu alan bir roman yazsaydı, ancak bu kadar güzel ve çarpıcı bir yapıt ortaya koyardı,” diyor eleştirmenler, Nadeem Aslam’ın, Encore Ödülü ve Pasifik Kıyısı Kitap Ödülü’nü kazanmış bu romanı için.İngiltere’nin küçük bir kentinde yaşayan Pakistanlı Jugnu ile sevgilisi Chanda ortadan kaybolurlar. Beyaz mahallelerinden soyutlanmış kapalı bir çevrede tutunmaya çalışan Pakistanlılar arasında sevgililerle ilgili dedikodular yayılır ve karlı bir kış günü Chanda’nın erkek kardeşleri cinayet suçlamasıyla tutuklanır. Tutuklanmayı izleyen on iki aylık süreci aktaran Kaybolan Sevgililere Yollar, kültürler, cemaatler, milliyetler ve dinlerin kesişme noktasındaki bir ailenin acılarını, şiirsel bir dille anlatıyor.
Buradan satın alın; Kaybolan Sevgililere Yollar - Nadeem Aslam
Bu kitapla ne içilir: Kahlua
Bu kitapla ne dinlenir: Michael Jackson - Black or White
0 comments:
Post a Comment