Filozofi, uçsuz bucaksız bir alan olduğundan kitabı ilk elime aldığımda, arkasını da okumadığımdan uçsuz bucaksız bahçelerde felsefe yapan insanlardan bahsediyor gibi bir hisse kapıldım. Tam böyle bir şey yok tabii ama beklediğimden daha fazlasını bulduğumu söyleyebilirim. Damon Young, minik minik bölümlerde çeşitli yazarlara ve onların felsefelerine ve tüm bunların bahçelerine (ki bazılarının bahçesi yokmuş; bu da felsefelerine yansımış) olan bağlantısını inceliyor. Kitapta yer verilenler arasında da Jane Austen, George Orwell, Emily Dickinson ve Nietzche gibi isimler var bu arada.
Bahçede Felsefe'yi okurken fark ettiklerimden biri şuydu mesela: Jane Austen'ı çok seven bir okur olarak kitaplarında bahçelere özellikle yer verdiğini, bunlarla bir şeyleri yansıtmaya çalıştığını hiç ama hiç düşünmemişim! Gurur ve Önyargı'da mesela söz konusu bahçe Mr. Darcy'nin ruhunu yansıtıyormuş. Kitaplarında bahçeyle uğraşmaya düzenli, huzurlu bir şekilde yaklaşması da Austen'ın hayata karşı duruşuna gönderme yapıyormuş. Kadını daha bir sevdim desem yeridir!
Damon Young'ın, Bahçede Felsefe'de ortaya koyduklarına göre bahçeler, doğanın ve insanlığın bir araya gelişini yansıtıyor. Doğaya karşı duruşumuz, onunla olan ilişkimiz de haliyle bizim hayata karşı duruşumuzun bir yansıması oluyor. Doğayla ilişkimizi geliştirdikçe insan olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Yani özetle şöyle: bahçeler, sadece keyif yapmak için oluşturulmuyor.
Tanıtım Yazısı:
İnsanın doğayla olan özel ilişkisi bahçede sergilenir. Bahçe, insanın fiziksel ve zihinsel olarak doğayla nasıl bir ilişki kurduğunu gösterir. Normalde saklı kalan veya unutulan doğa-insan birlikteliği bahçede çarpıcı bir şekilde görünür hale gelir; bir gösteriye, bir sergiye, bir sunuma dönüşür. Aristoteles'in ifadesiyle, bu ezelî ilişki bahçede ete kemiğe bürünür. Bahçe, insanın doğayla fiziksel ve zihinsel dayanışmasının sergilendiği yerdir. Bahçe insanlaştırılmış evreni görünür ve anlaşılır kılar; bu görünen, hissedilen ve üzerinde düşünülen bir birlikteliktir.
Jane Austen, bir bahçesi olmadığı zamanlarda neden yazamaz hale gelmişti? Jean-Paul Sartre kendi halinde bir parktan neden ölesiye nefret ediyor, o parkın tetiklediği "bulantı" duygusuyla tüm yaşamı boyunca nasıl mücadele ediyordu? George Orwell'ı en güç koşullarda toprağında delice çalışmaya iten neydi? Birkaç bodur, çirkin saksı çiçeği Marcel Proust'a ne ifade ediyordu? Ve Voltaire, "Bahçemizi ekip biçelim," derken yalnızca felsefi bir alegori mi yapıyordu?
Avustralya'nın genç kuşak felsefecilerinden Damon Young bu çalışmasında felsefenin temel konularından olan insan ve doğa ilişkisine değişik bir pencere açıyor, tartışmanın merkezine "bahçe" kavramını oturtarak bu ezelî ve ebedî ilişkinin dinamiklerini anlamaya çalışıyor.
Felsefe ve edebiyata ilgi duyanlar kadar, dünyaya değişik açılardan bakmayı sevenler için de hoş, cazip bir okuma!
Buradan satın alın; Damon Young - Bahçede Felsefe
Bu kitapla ne içilir: Naneli, bol buzlu limonata
Bu kitapla ne dinlenir: Michael Jackson - Earth Song
0 comments:
Post a Comment