Büyülü Dağ'ın ikinci cildi de bittiğine göre bu senenin Can Yayınları kitaplarının bittiğini gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Koca bir sene boyunca harika kitaplar okuduk Simay ile. Sanırım hiçbiri beni Büyülü Dağ kadar zora sokmadı. Birinci ciltte yaşadığım tüm o "elimden bırakmak istiyorum"lar ikinci ciltte de bağırış çağırış peşimde dolansalar da, aradan geçen yarım saatten sonra tekrar kitabı okurken buldum kendimi. Thomas Mann Hans Castorp ile terk edilmesi zor bir karakter nasıl yazılır resmen onu gösteriyor.
Hans Castorp'tan kastım aslında biraz da Thomas Mann'in harika bir dil ile yazdığı felsefesi. Zamanın ne olduğundan aşka, hastalıktan bitki türlerine kadar kendinizi birçok şey hakkında okurken bulacaksınız. Bunlar çoğu zaman birinin düşüncelerinde kimi zaman da uzunca süren sohbetlerde karşınıza çıkacak. Dünyadan izole bir şekilde yaşayan insanlar arasında dolanırken aslında bunu ne kadar çok istediğinizi de fark ettirmesi açısından kitap biraz tehlikeli olsa da, sizi fazlaca düşünmeye zorlayacağından ya beyniniz yanıyor gibi hissedeceksiniz (bende ara ara olmadı değil) ya da çarklar daha hızlı döndüğünden büyük haz alacaksınız.
İkinci cildi de bitirmişken yeniden ve ısrarla belirtmek istiyorum; eğer uzun, karaktere ve konuya odaklanmayan, sizi bolca düşündürtecek bir kitaba hazır olmadığınızı düşünüyorsanız şimdilik okumayın bu kitabı. Biraz daha bekleyin derim. Ancak meraktan kıvranıyorsanız ve mutlaka okuyacaksanız, üstesinden gelemediğiniz yerlerde bolca ara vermeyi unutmayın. Önceden de belirttiğim gibi, keyfini çıkarın.
Tanıtım yazısı:
Dünya edebiyatının çağdaş klasikleri arasında anılan Büyülü Dağ, tam bir çağ romanıdır. Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı ve 'zaman' ve 'psikanaliz' üzerine denemelerin de yer yer kendini gösterdiği bu büyük romanın yayınlanmasından sonra Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülen Thomas Mann, yirminci yüzyıl Alman edebiyatının en önemli adlarından. Hamburg'lu genç gemi mühendisi Hans Castorp, üç haftalığına kuzenini ziyarete gittiği bir İsviçre sanatoryumunda, kendisinin de tedaviye ihtiyacı olduğunu öğrenerek yedi yıl kalır. Bu süre içinde doktorlar ve hastalar dünyasını, Batı felsefesinin iki kutbunu, platonik bir aşk serüveninin sarhoşluğu içinde ve yaşayarak tanır. Sanatoryumda kaldığı süre içinde hastalık ve ölüm gibi deneyimlerin ötesinde hayatın mucizesini kavrayan Castorp'un yalın ruhu bir değişim geçirir. Thomas Mann, roman sanatının bütün incelikleriyle yarattığı, ironik bir üslupla sunduğu bu yapıtında, zaman, karşıt kültürler, aşk, hastalık, ölüm gibi evrensel temaları işliyor. Birinci Dünya Savaşı öncesinde çağın dünya sorunlarını, bir uygarlığın çöküşünü inceleyen, burjuva geleneğini ve ahlâkını yer yer sertçe, ironik bir dille eleştiren Büyülü Dağ, çağa tutulan bir ayna.
Hans Castorp'tan kastım aslında biraz da Thomas Mann'in harika bir dil ile yazdığı felsefesi. Zamanın ne olduğundan aşka, hastalıktan bitki türlerine kadar kendinizi birçok şey hakkında okurken bulacaksınız. Bunlar çoğu zaman birinin düşüncelerinde kimi zaman da uzunca süren sohbetlerde karşınıza çıkacak. Dünyadan izole bir şekilde yaşayan insanlar arasında dolanırken aslında bunu ne kadar çok istediğinizi de fark ettirmesi açısından kitap biraz tehlikeli olsa da, sizi fazlaca düşünmeye zorlayacağından ya beyniniz yanıyor gibi hissedeceksiniz (bende ara ara olmadı değil) ya da çarklar daha hızlı döndüğünden büyük haz alacaksınız.
İkinci cildi de bitirmişken yeniden ve ısrarla belirtmek istiyorum; eğer uzun, karaktere ve konuya odaklanmayan, sizi bolca düşündürtecek bir kitaba hazır olmadığınızı düşünüyorsanız şimdilik okumayın bu kitabı. Biraz daha bekleyin derim. Ancak meraktan kıvranıyorsanız ve mutlaka okuyacaksanız, üstesinden gelemediğiniz yerlerde bolca ara vermeyi unutmayın. Önceden de belirttiğim gibi, keyfini çıkarın.
Tanıtım yazısı:
Dünya edebiyatının çağdaş klasikleri arasında anılan Büyülü Dağ, tam bir çağ romanıdır. Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı ve 'zaman' ve 'psikanaliz' üzerine denemelerin de yer yer kendini gösterdiği bu büyük romanın yayınlanmasından sonra Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülen Thomas Mann, yirminci yüzyıl Alman edebiyatının en önemli adlarından. Hamburg'lu genç gemi mühendisi Hans Castorp, üç haftalığına kuzenini ziyarete gittiği bir İsviçre sanatoryumunda, kendisinin de tedaviye ihtiyacı olduğunu öğrenerek yedi yıl kalır. Bu süre içinde doktorlar ve hastalar dünyasını, Batı felsefesinin iki kutbunu, platonik bir aşk serüveninin sarhoşluğu içinde ve yaşayarak tanır. Sanatoryumda kaldığı süre içinde hastalık ve ölüm gibi deneyimlerin ötesinde hayatın mucizesini kavrayan Castorp'un yalın ruhu bir değişim geçirir. Thomas Mann, roman sanatının bütün incelikleriyle yarattığı, ironik bir üslupla sunduğu bu yapıtında, zaman, karşıt kültürler, aşk, hastalık, ölüm gibi evrensel temaları işliyor. Birinci Dünya Savaşı öncesinde çağın dünya sorunlarını, bir uygarlığın çöküşünü inceleyen, burjuva geleneğini ve ahlâkını yer yer sertçe, ironik bir dille eleştiren Büyülü Dağ, çağa tutulan bir ayna.
Buradan satın alın: Thomas Mann - Büyülü Dağ
Bu kitapla ne içilir: Bira
Bu kitapla ne dinlenir: Sevdiğiniz herhangi bir opera sanatçısı olabilir.
0 comments:
Post a Comment